Yaşadığımız olumsuz olaylar karşısında tehdit hissettiğimizde amigdala bu sinyalleri yüz ifadeleri, jest ve mimikler bazen de sözcükler ile algılar. Algıladığımız bu sinyaller hayatımızı etkileyerek kaygı hissetmemize neden olur. Hissedilen bu kaygı duygusundan dolayı davranışlarımızı gerçekleştirirken zorlanabilir ve hatta kendimizi ifade etmekte bile güçlük çekebiliriz. Bu duygu hayatımızın birden fazla noktasında varlığını sürdürebilir. Özellikle son zamanlarda yaşadığımız Pandemi süreci ile birlikte geleceğe yönelik kaygımızın daha fazla olduğunu görmekteyiz. Covid-19 sürecinde virüse yakalananlar, yakınlarını kaybedenler, geleceğe dair umutsuz olanlar, psikolojik dayanıklılığı olumsuz etkilenenler geleceğe yönelik daha fazla kaygılanmaktadır.
Hissedilen belirsizlik durumundan dolayı; “Gelecekte ne olacak?”, “Hayatta beni neler bekliyor?” şeklinde olumsuz düşünceleri olur. Bu düşünceler sürekli güvende olmalıyım ihtiyacı hissettirir. Yaşadığı küçük bir problem dahi olsa karar vermekte zorlanır. Bu duyguyu çok yoğun yaşayan kişi, ya aldığı kararların sorumluluğunu üstlenmekte problem yaşar ya da hiç karar alamayarak kararsız kalır.
Özellikle bir işin bitişi ve yeni bir işin başlangıcı aşamasında kişi daha fazla kaygı duyar. Örneğin; üniversiteden mezun olan öğrenci iş bulamamakla ilgili kaygılanır. İşsizlik döneminde ruhsal sıkıntı yaşayarak kendini ifade etmekte güçlük çekebilir. Ve normalde gösterebileceği performansından düşük performans gösterebilir.
Geleceğe dair planlar yapmak bizi motive edip, ileriye yönelik bağımızı kuvvetlendirir. Ancak bu duygunun normalden fazla hissedilmesi planları yapmakta zorlanmamıza neden olur. Diğer yazımızda Mesleki Kaygı konusunu ele alarak neler yapacağımızı konuşuyor olacağız.
Sevgilerimle
Klinik Psikolog Saime Serpil Özgül
Comments are closed.